Herşey THY nin 99 EURO luk Avrupa bileti kampanyasını fark etmemizle başladı. Lizbon'da karar kılıp biletlerimizi aldık.
2 hoş tesadüf oldu Portekiz'e uçmadan..2 gece evvel Couchsurfingden Rafaela ve Lucas diye bir çifti ağırladım evimde, Portekiz'in Coimbra şehrinden, orada bir çiftlikte yaşıyorlarmış, dünya halk danslarını öğrenmek üzere balkanlara doğru yola düşmüşler. Portekizdeyken Gezilecek, görülecek, yenilecek şeylerle ilgili kocaman bir sayfa yazdı. 2. guzel tesaduf te uçakta Lisbon gitarı çalan bir adamla yanyana düştük. İstanbul'da Fado konseri vermeye gelmişler gurupça. Adam Lisbon'da çaldığı mekana bizi davet etti. Lisbon gitarı sonradan gordugumuze gore, mandolinin biraz buyukcesi ve Fado muziginin temel enstrumani, surekli olarak solo atan bir enstruman, sarkiciyla konusur gibi tinliyor. Portekiz'e öğleden sonra saat 2 gibi vardığımızda o gece nerede kalacağımızı hala bilmiyorduk, Couchsurfing'den birsürü kişiye yazdık ancak bir türlü bizi kabul edecek birini bulamadık, vardığımızda son bir kez daha emaillerimizi kontrol edip bir haber olmadığını görünce hostel ya da otel bulmaya giriştik. SİNTRA Adam başı 4.10 Euro ya Rossio tren garindan Sintra'ya gidis donus bilet aldik, neredeyse 15 dakikada bir tren var. Kisa 40 dakikalik bir yolculugun sonunda variliyor Sintra'ya Lisbon'un merkezinden. Sintra tren garina vardigimizda o geceyi gecirecegimiz CS Joaoa'nin kesin gidin kalin dedigi Almaa hosteline ulasmaktan başka somut bir planimiz yoktu. Trenden inip te gardan çıkmaya çalışırken bir kadin yanimiza yaklasti ve Jeep turu duzenledigini, kisi basi 35 Euro karsiliginda bizi Sintra'nin guzel yerlerini gezdirecegini, yuruyus yapabilecegimiz ve de guzel yemek yiyebilecegimiz bir yerlerde gezdireceğini soyledi. Sintra cok buyuk bir alan oldugundan biraz da konformist kisiligimden olsa gerek ben bu turu almanin iyi bir fikir oldugunu dusunuyordum, ancak Devrim şiddetle karşı çikti. Gardan ciktik ve de yurumeye koyulduk, hemen cikista 2 kisilik elektrikle çalisan EcoCar arabasini gorduk, uzerindeki telefon numarasini arayip bilgi aldik. Bu da Devrim'in pek hosuna gitmeyince yurumeye devam ettik. Az ileride yolun asagisinda SAUDADE diye bir şirin cafe/restoran a girip bir sebze çorbasi ve de ispanakli bir kis ismarladik. Bu Portekizdeyken yedigimiz ender lezzetli yemeklerdendi ve guzel bir baslangicin sinyalini veriyordu. Yemekten sonra kalacagimiz hostel e telefon edip oraya 20-25 dakika yuruyusle ulasabilecegimizi ogrendik, boylece yola koyulduk. Yolda Mitler ve Mitoloji konulu bir acikhava sergisi vardi. 50 metrede bir onumuze bir heykel cikiyordu. Devrim'in ilgi alanina girdiginden tek tek inceleyerek yuruduk. Hava acaip temiz etraf yemyesil ve sik ormanlarla dolu idi, yol yokusasagi oldugundan cok ta zorlanmadan yuruduk. Sintra merkezde Piriquita diye bir pastanede tavsiye edildigi uzere quejadas ve de ..... aldik. Hostel e vardigimizda saat öglen 1 sulariydi ve mekanin hissedarlarindan Joao bizi (yani hostelin yegane konuklarini) bekliyordu. En ucuz kalma sekli olan 6 kisilik yatakhane de kalmak istedik (kahvalti dahil adambasi 22 euro), zaten bizden baska kalan kimşe olmadigindnan 2 kisilik odada kalmaktan farksiz idi. Odanin rutubetli olmasi disinda hersey mukemmeldi. Joao bize etrafi gezdirdi, hostel eski bir konak , ahsap, tas ve mermerden etraf, manyak bir bahce ama bence en carpici sey havanin oksijen komasina sokabilecek derecede temiz, etrafin buram buram toprak ve agac kokmasi konak ta cok ferah hepsinbeni kendimden gecirdi, oraya ulastigimiza cok memnun oldum. Quinta Regaleira konagini gezmemizi ve de Cabo do Roca (en bati nokta) yerine Azenheis Do Mar köyünu gezmemizi onerdi Joao, once adambasi 6 euro verip konagi gezdik, cok gorkemli tas ve ahsap islemeleri, mozaikler ve de tablolarla dolu bir konak, bahce cesmeler ve de heykellerle dolu ayrica manyak bir manzara (yuksek bir yere kurulmus). Ben okyanusu gormek istedigimden (devrim cok istemiyordu) saat 3 bucukta sehir merkezindeki bir otobuse atlayip Azenheis Do Mar koyune yollandik, yolda 2 buyuk sahil / plaj gectikten sonra ulastik. Nefes kesici bir okyanus manzarasi vardi, yuksek kayalik bir yerde 4-5 tane balikci olta salliyorlardi, o kadar yuksekten balik tutani da hic gormemistik hayret ettik. Yiyecek bir yer ararken yolda kopegiyle yuruyus yapan Portekizili bir kadinla karsilastik, emekliymis bu koye resim yapmaya geliyormus gecen yazdan bu yana. Burasi mistik bir yer dedi ozellikle gun batiminda. Koy bir yazlik mekan olarak kullanildigindan in cin top atiyordu, etrafta bahcelerini duzelten 2-3 kisiye rastladik o kadar.23 Kasım 2012 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
fotoğraftaki balık tutan adam değil herhalde
Yorum Gönder