1 Haziran 2019 Cumartesi

CAKIL'A VEDA EDERKEN

İlkin Devrim'in evine gittiğimde tanışmış olmalıyım ama nasıl bir hissiyat uyandırdığını çok hatırlamıyorum. Devrim'in ayak ucunda uyurdu akşamları, salondaki kanepede özel bir yeri vardı ve eğer oraya oturursan, gelip sana bir pati atar ve sen oradan kalkana kadar da rahat bırakmazdı. 3. katta bulunan evin balkonunun demirlerinin önüne yatar artık kuşlarımı, karşı komşuları mı yoksa caddeden geçen gideni mi izlerdi bilmiyorum ama yazın orada vakit geçirmeyi çok severdi. Ben gecenin bir yarısı evime giderken benimle 3-5 merdiven aşağıya iner sonra tekrar yukarı alınırdı. Bir süre sonra Devrim ile işler ciddiye gittiğinden yanıma taşınmasını istemiştim. Tabi sonradan jeton düştü..Devrim ile bir şekilde anlaşırım ama ya bir kedi ile yaşamak bana göre değil ise ? Devrim'e bundan bahsettiğimde biz bir paket halinde gelebiliyoruz başka şansın yok gibi bir yanıt almıştım..Süpee hijyenik bir evde büyüdüğümden, evde bir hayvan besleme fikrinin oluşması neredeyse imkansız bir şeydi..Sonuç olarak Devrim ve Çakıl 2012 ya da 2013 yazında yanıma taşındılar. Tırnaklarını törpülemek için salondaki caanım halılarımızı kullanması dışında dikkat çekici bir zorluğu yoktu. Asla bizim odada uyumasına izin vermedim. Devrim'in oturduğu ev 3.kattaydı o yüzden tam bir apartman kedisi olan Çakıl şimdi hemzemin (giriş katı) olan bir daireye taşınmıştı. İlk 6 ay hiç dışarı çıkmadı, balkon kapımıza başka kediler gelirdi onları dikkatle camın arkasından inceler takip ederdi ve de çok heyecanlanırdı ama dışarı çıkmaya da yeltenmezdi. Sonraları sinekliği patisiyle ittirebileceğini keşfetti, böylece yaşam alanına balkonu ve pencere pervazlarını da katmış oldu.Balkona gelen kedilerle konuşmayı ve de kavga etmeyi öğrendi zamanla. Bizim eve taşınıp balkona çıkmaya başladıktan sonra ilk defa bir kedi ile yüzyüze geldiğinde nasıl bir heyecanla nefese nefese kaldığını kalbinin küt küt attığını çok iyi hatırlıyorum.Ona şimdi hiç bilmediği bir dünyanın kapıları açılıyordu. İlk başlarda tuvalet temizlik işlerini Devrim hallediyordu ama ne zaman ki hamile kaldı "toksoplazma" riskinden dolayı o iş bir anda üzerime kaldı.Öfleye pöfleye kakaları çişleri temizlemeye başladım..birkaç kez tuvalet kutusu komple boşaltıldı yıkandı vesaire..ne olurdu şu işini dışarıda bir ağaç dibinde hallediversydi ? Doğuma birkaç ay kala bu seferde başladı tuvaletinin içine değil de önündeki bölgeye, kimi zaman da salonun girişine kakasını yapmaya..Hamama giren terler, temizle yavrucum (İÇSES). Heralde bayağı bir kaka temizleme işiyle uğraştım ki Gezi'nin doğumuyla bez değiştirmeleri bana çok ta zor gelmedi. Sonradan düşününce sanki beni çocuk bezi değiştirme, popo yıkama yani bir nevi babalığa hazırladı Çakıl. Sanırım bir Kurban bayramı zamanıydı, o zamanlar günde 2-3 saat dışarıda gezer mutlaka eve geri gelirdi. O gün dışarı bir çıktı ve bir daha eve geri gelmedi. Günlerce evin yakınlarındaki caddelerde dolandık, arabaların altına eğildik, çakıl çakıl diye seslendik durduk ama nafile. Sonra bir resimini bastırıp KAYIP ARANIYOR diye ilan verdik. İnsanlar çok ilgili bir sürü telefon geldi koştuk baktık benziyordu ama o değildi..3 hafta (!) geçti biz artık umudu kestik, herhalde bir arabanın altında kaldı öldü zavallı diye düşündük, şöyle evin güzel bir köşesine resmini asalım unutmayalım çocuğumuzu diye konuştuk..Konuştuğumuzun ertesi sabahı yani 3 hafta sonra pat bir sabaha karşı döndü geldi bana bir ağlama krizi geldi, Devrim uyandı gürültüye ve tabii ki çok sevindik..Bir kaç ay sonra Gezi doğdu, gündelik iş güç hayat koşturmacasına bir de Gezi'nin bakımı eklenince Çakıl ile pek ilgilenememeye başladık. İlk başlarda Çakıl Gezi'ye çok tolerans gösterdi ve normalde başkası yapsa tırnakları ile anında gününü göstereceği yerde ondan uzak durdu, onun bebek hallerini anlayışla karşıladı. Gezi 2 yaşına geldiğinde artık zaman zaman tırnaklayarak pati atarak neyi yapabileceğini neyi yapamayacağını ona anlattı. Gezi doğmadan evvel aşılarını çok muntazam olmasa bile götürüp yaptırıyorduk, veterinere gitmekten çok korkardı, o taşıma kutusu ortaya çıktı mı kaçacak delik arar ve de deli gibi salya akıtırdı. Çakıl birkaç gündür hasta ve bitkindi banyodaki kalorifer peteğinin yanından ayrılmıyordu. Yemek kabı salonda idi oraya bile zar zor gidiyor ve tekrara yerine dönüyordu. Pazartesi sabah iş için bir seyahate çıktım, bu arada Çakıl'ın durumu ağırlaşmış, Devrim onu veterinere götürmüş serum ve çeşitli ilaçlar verilmiş, meğersem bağırsaklarında bir tümör varmış ve dışkı yoluyla çok kan kaybetmiş. Veteriner MR çekelim beynine bakalım, daha sonrasında kemoterapi gerekecek vs demiş ama Çakıl'ı almış eve getirmiş.Seyahatten döndüğümde kaloriferin yanında hasta bezleri üzerinde (üzerine kaçırıyordu) sere serpe yatıyor bize yüzünü göstermek istemiyordu, hiç gücü yoktu..

Hiç yorum yok: